Yeni bir araştırma video, telefon ve e-posta görüşmeleri arasındaki farkı vurguluyor.
Carmine Gallo, Konuşmacı ve Yazar, “Beş Yıldız: İyiden Mükemmele Evrilmek İçin İletişim Sırları”
Bir iş arkadaşınızın, sizin almayı umduğunuz bir pozisyon olan müdürlüğe yükseltildiğini hayal edin. Hayal kırıklığına uğradınız. Samimi olarak kendinizin daha nitelikli olduğunuzu hissediyorsunuz, ancak iş arkadaşınız artık patronunuz.
Yeni patronunuzu e-posta yoluyla mı yoksa sanal bir toplantıda yüz yüze mi tebrik etmelisiniz?
Yeni araştırmaya göre cevap … hiçbiri. Onun yerine telefon açmalısınız.
Senaryo, Austin, Texas Üniversitesi McCombs İşletme Fakültesi’nde yönetim profesörü olan Andrew Brodsky sayesinde geliyor. Brodsky’nin kısa süre önce yayınladığı yayın, uzaktan çalışan ancak yine de ekipleriyle ilişki kurması gereken kişiler için değerli ipuçları sunuyor.
Üç İletişim Modu
Brodsky, duygu iletme yetenekleri açısından üç iletişim modunu test etmek için bir dizi çalışma yürüttü: e-posta, telefon ve yüz yüze (gerçek veya sanal). Bulgular açık. Duygusal olarak özgün olarak algılanmak istiyorsanız, yüz yüze sanal bir toplantı yapın. Gerçek duygularınızı maskeliyor veya kızgın, endişeli veya stresli hissediyorsanız, yalnızca sesli bir arama ile yetinin.
Gerçekte hissettiğiniz ve güçlü bir şekilde hissettiğiniz bir duyguyu iletmek istiyorsanız, video veya video konferans gibi ‘medya açısından zengin’ bir araç kullanırsanız daha güçlü bir etki yaratacaksınız. İnsanlar yüz yüze etkileşimleri daha özgün olarak algılar ve bu da güven oluşturur, sadakat oluşturur ve ilişkileri güçlendirir.
Bu bulgu, Marriott CEO’su Arne Sorenson’ın videosunun Mart ayında neden viral olduğunu açıklıyor.
Sorenson kötü haberi iletmek zorundaydı – rezervasyonlar yüzde 75 azaldı ve zincir işçileri işten çıkarmalıydı. Sorenson’un PR ekibinin üyeleri, daha yeni kanser tedavisi gördüğü için video kullanmaktan kaçınmasını önerdi. Duygusal zeka gösterisinde Sorenson, aracı olarak videoyu seçti ve hatta haberi verirken gözyaşlarına boğuldu.
Duygu gerçek olduğu için video tercih edilmesi gereken yoldu.
E-postada Gerçek Duygu Kaybolur
E-posta, Sorenson için içten duygularını aktarmanın en kötü yolu olabilirdi. Brodsky’nin araştırmasında insanlar, kullanmayı seçtiğiniz araca dayalı olarak özgünlüğünüz hakkında algılar oluşturur. Çalışmaları, insanların e-postayı en az gerçek iletişim şekli olarak yargılama eğiliminde olduklarını buldu.
Brodsky’ye birçok liderin (ben de dahil) takipçileri veya müşterileri ile bağlantı kurmak için gönderdiği e-posta haber bültenlerini nasıl değerlendirmek gerektiğini sordum. Brodsky müthiş bir ipucu veriyor.
E-posta bültenleri genellikle bilgilendiricidir, bu nedenle duygusal özgünlük kritik değildir. Bununla birlikte, güçlü bir duyguyu iletmek istediğinizde (abonelerinize ne kadar minnettar olduğunuz gibi), o duyguyu ifade ettiğiniz kısa bir video eklemek büyük bir fark yaratacaktır.
Brodsky’ye göre, zor zamanlarda, biraz ‘yüzeysel oyunculuk’ profesyonel ilişkilerinizi koruyacaktır. Örneğin:
Bir çalışanı büyük bir satış yaptığı için tebrik etmek isteyebilirsiniz, ancak evde bir şey için streslisiniz. Ya da kötü performans gösteren bir çalışan hakkında olumsuz hisleriniz var, ancak o kişiye tüm duygularınızı göstermeden kendini geliştirme şansı vermek istiyorsunuz.
Sonuç olarak: İnsanlar, şahsen sözlü ve sözlü olmayan ipuçları alma konusunda olağanüstü bir kapasiteye sahiptir. Gerçek duygularınızı ifade etmek önemliyse, video üzerinden iletişim kurun. Ancak, gerçekten hissetmiyorsanız, bunun yerine telefonu elinize alın. Bir telefon görüşmesi, gerçek hislerinizi açığa çıkarmadan e-postadan daha gerçekçi görünür.